İyi ki İncir Reçeli Var
Yürüyüşler iyi hoş da bazı manzaralar olmadık şeyleri tetikliyor. Misal dün. Sabah erken saatte yürüyüşe çıktım yine. Kulağımda sevdiğim şarkılar, o çınar senin, bu erguvan benim gönlümü eyliyordum ki bir harap duvar dibinden fırlamış incir ağacı çarptı gözüme. Sonra gelsin konsun türlü anılar zihnime... Efendime söyleyeyim Nişantaşı'nda, Suadiye'de, Bostancı'da kaldırımlarda soya soya reçellik ham incir satan Çingeneler'i mi özlemedim -ki o zümrüt yeşillerin yanında ışıl pembe reçellik gül yaprakları da satarlar ille; yoksa Foça'ya gidişlerimizde, mevsimine denk gelmişsek Aşçı Fok'un mutlaka bir kavanoz olsun bana ikram ettiği incir reçelinin kokusunu mu düşlemedim? Bellek hem bir mucize hem de acımasız bir kurt içimizde... Burnumun direği sızlaya sızlaya anneme dert yandım akşam. "Bir kavanoz al çarşıdan, ne olacak?" dedi. Çarşıdan, dükkandan alma incir reçeline burun kıvırmasını bilirdim de ben, ama işte gelin görün ki gurbetlik! Bu öğleden önce b