Kayıtlar

Mart, 2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gül Geç

Resim
Şimdi bu olay şöyle oluyor: Küçük bir yerleşim bölgesinde yaşıyorsanız ve güler yüzlü bir insansanız, caddede, sokaklarda çok eğleniyorsunuz. Çünkü siz gülümseyerek yürürken, karşınızdan gelen insanlar "Nereden tanıyorum ben bu hanımı? Ay çıkaramadım. Neyse dur ben de gülümseyeyim de ayıp olmasın şimdi" ruh haliyle mecburen geri gülümsüyorlar.  O tereddütlü tebessümün iç sesini kafamda canlandırmaya bayılıyorum! Tabii bu otuz dakikalık bir yürüyüşte sekiz - on kere tekrarlanınca, bir süre sonra iç sesim beni sesli güldürmeye başlıyor. Ve sesli gülmeme de gülüyorum bu sefer. Orhan Veli görse, gurur duyar! Böyle eğleniyorum kendi kendime. Kafam mis! Tavsiye ederim. Metropolde de yapılır bence. Ha nedir? "Nereden tanıyorum?" olmaz da iç sesleri "Deli herhalde, neyse ne'me lazım, gülümseyeyim de sarmasın. Deliyle baş olunmaz çünkü!" olur en fazla. Olgusal bağlamda neticeye bakmayı öğrenmişsinizdir bu yaşa kadar zahir! Aklıma ne geldi... Sanırım lise son sı

Yeni Hafta

Resim
Plan yapmadan, aklıma estiği gibi gezmeyi özlemişim.  Dün sabahın ilerleyen vaktinde, kahvaltıya simit almak için Ege'yle birlikte evden çıktık. Hava da nasıl güzel, ama nasıl güzel! "Bugün Çarşı'ya inebilirmişiz aslında" dedim. Ege "E inelim işte!" dedi. Öyle ya... Neyi planlayıp, kime haber etmek gerekiyor ki? Hava güzel. Cebimizde paramız var. Simitlerimizi alır, yürüyerek Tarihi Çarşı'ya iner, Asma Altı'nda çay eşliğinde yer, iki gezinir, döneriz dedik. Şansımıza simitlerin de fırından çıkmasına beş dakika vardı. Bir laflarken, zaman aktı ve sıcacık simitlerimizle Çarşı'ya doğru neşe içinde yürüdük. Pek iyi etmişiz. Şahane yapmışız. Yine yaparız. Akla estiği anda... Bu o kadar tanıdık bir Banu idi ki benim için ve o kadar da eski günlerde hapis kalmış, neredeyse kendini unutturmuş bir Banu. Her anı planlamaktan, yaşamı didiklemek zorunda olmaktan bıkmışım, fark etmeden. Canım ben! Ve canım Ege! İyi ki bana benzeyen huyun ve cesareti örselenme