Yeni Hafta


Plan yapmadan, aklıma estiği gibi gezmeyi özlemişim. 

Dün sabahın ilerleyen vaktinde, kahvaltıya simit almak için Ege'yle birlikte evden çıktık. Hava da nasıl güzel, ama nasıl güzel! "Bugün Çarşı'ya inebilirmişiz aslında" dedim. Ege "E inelim işte!" dedi.

Öyle ya... Neyi planlayıp, kime haber etmek gerekiyor ki? Hava güzel. Cebimizde paramız var. Simitlerimizi alır, yürüyerek Tarihi Çarşı'ya iner, Asma Altı'nda çay eşliğinde yer, iki gezinir, döneriz dedik. Şansımıza simitlerin de fırından çıkmasına beş dakika vardı. Bir laflarken, zaman aktı ve sıcacık simitlerimizle Çarşı'ya doğru neşe içinde yürüdük.

Pek iyi etmişiz. Şahane yapmışız. Yine yaparız. Akla estiği anda... Bu o kadar tanıdık bir Banu idi ki benim için ve o kadar da eski günlerde hapis kalmış, neredeyse kendini unutturmuş bir Banu. Her anı planlamaktan, yaşamı didiklemek zorunda olmaktan bıkmışım, fark etmeden. Canım ben! Ve canım Ege! İyi ki bana benzeyen huyun ve cesareti örselenmemiş zihninle bana "inelim işte" dedin.

Anlayacağınız, ben bu haftaya içim aydınlanmış olarak başlıyorum. Haftanın ilk işi olarak da bu sabah kurye çağırdım. Çünkü İhsan Oktay Anar kitaplarına yuva bulduk :) (Tabii blogda bu etkinliği paylaşmadığım için denk gelip de okuyan olursa "bu da ne demek" demesin. Kitaplığımdan yine 180 kadar kitap ayırdım. Onları isteyenlere armağan ediyorum. Instagram hesabımdan paylaşıyorum bu etkinliği.) Hem de hemen o gün! Öğleye doğru kurye gelir, yarın öbür gün de kitaplar Antalya'daki yeni evine kavuşur. Sonra kim bilir daha nerelere giderler? Ne macera!

Ben birazdan bu haftanın kitaplarını hazırlayacağım. Bir ara da Hıfzı Topuz kitaplarını Safranbolu Halk Kütüphanesi'ne götürürüm artık bu hafta. Bir iki gün daha zamanınız var yani, eğer niyetliyseniz :)

Haydi bu sabah da böyle...




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Merhaba

Eli Penseli Kız Kardeşlerim

Yara ve Işık