Eli Penseli Kız Kardeşlerim


Bugün öğleden sonra Köyiçi'ne doğru kuş üvezi (rowan) avına çıktım. 

Kaçamayan bir canlının toplanmasına da av denir mi? 

Mantar avı oluyorsa, kuş üvezi avı niye olmasın? İkisi de pek kaçamıyor. Ve bugün öğrendiğim üzere yılın bu zamanında artık turuncu kırmızı tohumları yok denecek kadar azalmış kuş üvezini tespit etmek de en az çam iğneleri altında gizlenmiş mantarları bulmak kadar zor.

Evet. Ben bugün öğleden sonra, alet çantasından karga burnu penseyi kapıp çantama attığım gibi, Köyiçi'ne doğru kuş üvezi avına çıktım. Ve maalesef ondan yana elim boş döndüm. Gel gelelim -eski tanıyanlarım bilirler- doğada pazartesi olmayabilir, ama yeni yıl ruhu kesinlikle var.

Bir bahçe duvarından dışarı sarkmış, köknara tutunmuş bir sarmaşıktan iki çeyrek dal kırptım. Çeyreğin on sekizde biri kadar ikişer dal da yol kenarında kimsesiz duran, Amerikan fındığı diye bilinen Corylus americana'dan kıtlattım. Bir de kasaba protokolünde fotoğraf verme meraklısı ünsüzler gibi her çalılıkta karşıma çıkan şu mini mini kırmızı salkımlardan kopardım iki üç mini dal.

Eve dönünce, on senedir kütüphanemde boş boş bekleyen güzel kırmızı demliğime su koyup, kamulaştırdığım bitkileri suyla buluşturdum. 

Varsın Safranbolu çiçekçilerinde kokina 250₺'dan başlasın. Varsın süper markete ucuz kokina gelmemiş olsun. Varsın kuş üvezi kapris yapıp tüm tohumlarını dökmüş olsun. Ben ve sevgili karga burnu pensem bundan böyle her türlü zorluğun üstesinden geliriz, el ele verip!

Eğer caddelerde, ara sokaklarda, bahçe duvarı kenarlarında elinde karga burnu penseyle, gül makasıyla yürüyen kadınlara rastlarsanız bilin ki onlar benim kız kardeşlerimdir. İçlerinden biri ben değilsem...

Bugün de böyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Merhaba

Yara ve Işık