İnsaflı "Isbanak"


Eski Foça'nın Kutsal Salı'sını bilir misiniz?

Aşçı Fok, Nurdan Ç. Tezgin, Foça'nın Salı pazarına "Kutsal Salı" der. Pek de yakışır bu tanım Foça pazarına...

Eski Safranbolu'nun pazarı Cumartesi günleri kurulurmuş. Cumartesileri tarihi merkezde hala ufacık bir pazar kuruluyor tabii, ancak eskinin görkemine yanaşması mümkün değil. Modern merkezin pazarı ise perşembeleri kuruluyor.

Ne yalan diyeyim, Safranbolu'nun köylü pazarı pek coşku vermez ruha. Tezgahlar gezicilere mesafelidir. Yumuşak ifadeli yüzlere rastlamak güçtür. Belki iklimden... 

Buraya ilk taşındığımızda İstanbul'dan ve Foça'dan alışkanlıkla sabah erkenden gitmiştim pazara. Tezgahların yarısı gelmemiş, gelenlerin çoğu da mallarını dizmemişti henüz. Şaşırmıştım. Mevsimlerden yazdı o zaman. Kışa girdiğimizde sabah soğuğunu idrak edince, insanların uzun süren kış boyunca günlük işleri yapmak için sabahın hiç değilse 10'u olmasını beklemesinin yaza da yansıyan bir alışkanlık olduğunu fark ettim. Önce bir soğuk çözülecek ki insanlar da harekete geçecek.

Saat farkını kabullendim de işte neşesizliği kabullenemedim bir türlü. Dünya batsa, biraz neşe lazım insana. Düşünün ki dünya batıyor; tam o ana şahitsiniz. Buna da gülünmez mi misal? Buna gülünüyorsa... Eh sabah kalkmış, işin başına geçmişsek... Gülünür yahu... Az gülünür. Öyle büyüdüm ben. "İçiniz kan ağlasa da yüzünüz gülsün çocuklar"ı miras aldım Yılmaz amcamdan, çoğu çömezi, yoldaşı, arkadaşı gibi...

Neyse... Ne diyordum?

Saat farkını kabul ettim diyelim. Fakat işte o neşesizlik, abartılı fiyatları iyice göze batar hale getiriyor. Hele bir de geçen yıl bayram öncesine denk gelen Perşembe'de 35₺'lik domates tüm köylü tezgahlarında 55₺ olduğundan beri, pazarın o yakasına sadece mevsim geçişlerinde Batı Karadeniz ürün çeşitliliğini gözlemleyebilmek için turist olarak geçer oldum. Onun dışında hal pazarından alışveriş yaptığım birkaç tezgah var, o kadar. 

Bir de ister köylü pazarı olsun ister hal pazarı tarafı, çoğu tezgahta fiyat etiketi yok burada. Zabıtaya defalarca sormuşuzdur, ancak hiç etkisi olmadı. Kılığınıza, duruşunuza bakıp fiyat verdikleri hissi bir türlü silinmiyor zihinden. Büyük huzursuzluğa dönüşüyor pazar işi öyle olunca da... Yılbaşı öncesi son Perşembe pazarın yakınından dahi geçmedim bu sefer. Kim bilir neler olmuştur etiketlerde? 

Önceki Perşembe ise köylü pazarındaki nadir etiketli tezgahlardan birinde bu "ısbanağa" rastladım. Tüm pazarda ıspanağın kilosu 40-50₺ iken, bu "ısbanak" yazılı çizili 35₺ idi. Olduğu gibiliği ve insafıyla nihayet yüzümü güldüren bir tezgah görmüş oldum sonunda. 

"Isbanağı" hafife almayın siz de... Ağızdan bir çırpıda çıkışyla bile kalpleri yumuşatabiliyor.

Bugün de böyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Merhaba

Eli Penseli Kız Kardeşlerim

Yara ve Işık