Perşembeleri Beklerken


Geçtiğimiz Ekim ayında, gazete özlediğimi fark ettim.

Bir nedenden ötürü Twitter'e girmeyi bırakmıştım. (X demek hala tuhaf geliyor, sorry!)

Sosyal medyanın vahşi kanadından uzak kalınca, gerçekten haber okumanın, kayda değer yorum okumanın eksikliğini duyumsamıştım. Ve o süreçte yeniden gazete almaya karar vermiştim.

Tabii niyetim her gün gazete almak değildi. Öncelikle alınabilecek gazeteler epeyce pahalı. İkinci bir neden de eskisi kadar düşünce ve yorum yazısı okumayı da arzu edeceğimi sanmıyordum. Zaten haberler de yıllardır bildiğimiz konular. Büyük olayların ise etkisi uzun sürdüğü için haftanın herhangi bir gününde yakalamak mümkündür gündemi.

Yılmaz amcamdan edindiğim tecrübe bana pazartesileri eletiyor baştan. Çünkü araya neredeyse cumanın da dahil olduğu bir hafta sonu ataleti girmiştir. Gündem, salıdan sonra hareketlenir. Bu durumda çarşamba-pazar arası bir gün seçecektim. 

İşte tam bu karar aşamasında eski dostum imdadıma yetişmişti: Cumhuriyet Kitap Eki!

Çocukluğumdan beri var Kitap eki... Eh çocukluğum da bir hayli uzaklarda kaldı. Yanılmıyorsam 1990 yılının başında dünyaya gelmişti bu ek. Yılmaz amcamın yıllar içinde biriktirdiği onlarca sayıyı çocuksu bir neşeyle eve taşıdığım üniversite yıllarım dün gibi aklımda.

Tamamdır, deyip, bir nevi nostalji de yaşamak adına Perşembe günleri Cumhuriyet almaya karar vermiştim. Fakat gazete alma işine bunca ara verdikten sonra yeniden alışkanlık kazanmak ne güçmüş! Haftanın başında Perşembe'yi bekliyor, fakat günü kaçırdığımın idrakine ancak Cuma akşam üstü varıyordum. 

Perşembeleri beklerken ve kaçırırken, böyle haftalar geçti... Sonra Feridun'un münasebetsizce aramızdan kaçışı araya girdi.

Bu sabah bir iki eksiği gidermek için süper markete gittim. Alışverişi tamamladım. Ödemeyi de yaptım. Tam toparlanıp çıkacakken, Marduk razı olsun ki çıkışa konuşlandırılmış gazete standı gözüme çarpınca aklım başıma geldi. Hemen bir tane Cumhuriyet aldım.

Gazete tahmin ettiğimden de pahalı değil. 9₺... Gerçi gazetenin bir hayli küçülüp inceldiğini hesaba katarsak, aslında epey pahalı durumda. 

Laf aramızda Kitap eki de bir hayli hacim kaybetmiş. İlanları çıkarttığımızda geriye on sayfa kadar bir ek kalıyor. Ki ne yalan diyeyim, içerik olarak da epey zayıflamış durumda. Yine de bu haliyle bile bana sekiz kitaplık bir liste yaptırabilecek kalibrede hala.

Günümüzün yırtıcı ekonomik koşullarında ve daha da beter haldeki siyasi zemininde bu gazetenin ve benzeri bağımsız yazılı basının hala yaşaması bile mucize aslında. O yüzden bu günler de geçer ümidiyle, sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum tüm adıyla sanıyla GAZETECİ denmeyi hak eden basın emekçilerine. İstisnasız tüm kadrolara...

Belki pazar günleri de bir gazete alırım gelecek ay, kim bilir?

Bugün de böyle...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Merhaba

Eli Penseli Kız Kardeşlerim

Yara ve Işık