Meşguliyet, kölecilik sonrası dönemin ışıltılı sözcüklerinden biri. Öyle de bir tınısı var ki insana kendini böbürlenecek denli önemli hissettiriyor. - Yürüyüşe çıkalım mı? - Meşgulüm canım. Çalışmanın erdem oluşu modern toplumun normu. Başka bir pencereden bakmaya çalıştığım şu günlerde ise çarpıcı bir cümleyle karşılaştım: "Meşgul kalmak, acımızdan uzak kalmanın toplum tarafından kabul edilen bir yöntemi." (Tara Brach) Uzak ya da yakın, sevdiklerim ya da tanış olduklarım, çoğunlukla, ilk taziye konuşmalarında "Şimdi ne yapacaksın?" diye sordu. Devcileyin bir boşluk hissi uyandıran bir soru oldu bu. "Şimdi" ne "yap"acaksın? Hiçbir şey, demek istedim. Ne önemi var? Bunun yerine "biraz duracağım" demeyi seçtim. Bu kez de, "boş kalma, kendini çok dinleme, kendini meşgul et, hayat devam ediyor" tavsiyeleri aktı. Size bir sır vereyim mi? Yaşayan organizmalar için yaşam hep devam eder. Hücreler belirli bir yaştan sonra sürekli yı
Bugün öğleden sonra Köyiçi'ne doğru kuş üvezi (rowan) avına çıktım. Kaçamayan bir canlının toplanmasına da av denir mi? Mantar avı oluyorsa, kuş üvezi avı niye olmasın? İkisi de pek kaçamıyor. Ve bugün öğrendiğim üzere yılın bu zamanında artık turuncu kırmızı tohumları yok denecek kadar azalmış kuş üvezini tespit etmek de en az çam iğneleri altında gizlenmiş mantarları bulmak kadar zor. Evet. Ben bugün öğleden sonra, alet çantasından karga burnu penseyi kapıp çantama attığım gibi, Köyiçi'ne doğru kuş üvezi avına çıktım. Ve maalesef ondan yana elim boş döndüm. Gel gelelim -eski tanıyanlarım bilirler- doğada pazartesi olmayabilir, ama yeni yıl ruhu kesinlikle var. Bir bahçe duvarından dışarı sarkmış, köknara tutunmuş bir sarmaşıktan iki çeyrek dal kırptım. Çeyreğin on sekizde biri kadar ikişer dal da yol kenarında kimsesiz duran, Amerikan fındığı diye bilinen Corylus americana'dan kıtlattım. Bir de kasaba protokolünde fotoğraf verme meraklısı ünsüzler gibi her çalılıkta kar
"Aldığın yara, ışığın sana akacağı yerdir." Bu hafta okumaya başladığım kitapta geçiyor bu söz. Mevlana'nın sözüymüş. "Yara, ışığın içine sızdığı yerdir" demişler kitaptaki çeviride. Doğu dilinden Batı diline çeviriden tekrar Doğu diline çeviride dönüşüm olağan. Yine de hani Ruiz "Dört Anlaşma"da diyordu ya "Kullandığınız sözcükleri özenle seçin; söz büyüdür" diye... Öyle bakınca, ilk yazdığım halini daha çok sevdim ben. "Aldığın yara, ışığın sana akacağı yerdir." Amenna.
Yorumlar
Yorum Gönder